ŞERİF ALİ HAYDAR PAŞA

ŞERİF ALİ HAYDAR PAŞA
Osmanlı İmparatorluğu’nun tayin etmiş olduğu son Mekke Emiri olan Emir Şerif Ali Haydar Paşa 1866 senesinde İstanbul, Kanlıca’da doğdu. Son dönemin meşhur ve nüfuzlu Mekke emirlerinden Şerif Abdülmuttalib’in torunu ve Şerif Ali Cabir Paşa’nın oğlu olan Ali Haydar Paşa tahsil hayatına konaklarının hareminde başladı. Daha sonra Beyazıt’ta bir mahalle mektebine devam etse de Sultan II. Abdülhamid’in emir ile sarayda, şehzadelerin eğitim gördüğü okula alındı. Okul kapanıncaya dek burada iyi bir tahsil hayatı yaşayan Ali Haydar Paşa, başta Halife Abdülmecid Efendi olmak üzere hanedan ailesine mensup birçok kimse ile dostluklar kurdu. Dedesi Abdülmuttalib’in oğullarından bile üstün tuttuğu Ali Haydar Paşa küçük yaşta Mekke ve Medine’yi ziyaret etti. Dedesini, babasını ve annesini küçük yaşta kaybeden Ali Haydar Paşa İstanbul’daki Şerif ailesinin en önde gelen temsilcisi oldu. İlk hanımı Sabuha Hanım’dan Şerif Abdülmecid Bey, Şerif Muhiddin Bey [Targan], Şerif Muhammed Emin, Şerif Faysal [Targan] ve Şerife Nimet Hanım isimli çocukları oldu. Müslüman olarak Fatma ismini alan İngiliz asıllı ikinci hanımı Isabell Dunn’dan ise Şerife Süfeyne ve Şerife Misbah isimli kızları doğdu. Hayatı boyunca siyasetten uzak durmaya gayret ettiyse de konumundan ötürü muhtelif vazifelerde bulundu. Evkaf nazırlığı, Meclis-i Mebusan’da ayanlık ve Şura-yı Devlet azalığı gibi vazifeleri yürüten Ali Haydar Paşa hayatı boyunca hakkı olan Mekke emirliğine tayin olunması için çabaladı. Takriben 700 küsur sene Hicaz’ı yönetmiş ve Osmanlı İmparatorluğu ile daima iyi ilişkilerde bulunmuş bir ailenin mümessili olarak uzaktan kuzeni Şerif Hüseyin’in Birinci Dünya Savaşı esnasında isyan başlatması üzerine emir olarak tayin edildi. Önce Suriye’ye ardından da Medine’ye giden Ali Haydar Paşa Mekke’ye giremedi. Medine müdafii Fahreddin Paşa ile birlikte Şerif Hüseyin ve İngilizlere karşı mücadele etti. Savaşın sonlarına doğru Sultan Vahdeddin tarafından azledilmesinin ardından İstanbul’a geri döndü. Mustafa Kemal Atatürk ve Milli Mücadele’ye destek verdi. Ömrü boyunca Arapların refaha kavuşmasının Osmanlı İmparatorluğu’na sadık kalmaları sayesinde mümkün olabileceğini savundu ve Osmanlı İmparatorluğu’na karşı herhangi bir faaliyetin içine girmeyi reddetti. Cumhuriyet’in ilanına müteakip saray ile olan sıkı ilişkileri bahane edilerek yurtdışına çıkartıldı. Doğduğundan beri, bazı seyahatleri ve Medine müdafaasına katıldığı dönem haricinde, İstanbul’da ikamet eden, Türkçe konuşan ve yazan ve Türk kültürünü benimsemiş olan Ali Haydar Paşa Beyrut’a gitmek zorunda kaldı. Vehhabilerin Hicaz’ı ele geçirerek Şerif Hüseyin ve oğlu Ali’yi alt etmelerinin ardından yeniden Mekke emiri olacağı söylense de Suudi ailesi buna müsaade etmeyerek Ali Haydar Paşa’nın Hicaz’a girmesine mani oldu. Tüm gelirlerinden mahrum bırakılan Ali Haydar Paşa 1935 senesinde Beyrut’ta sefalet içinde vefat etti.

BÜLTEN