ŞEHİT YARBAY HÜSEYİN AVNİ BEY – MİLLİYET

Tarihe ‘Şehitler Alayı’ olarak geçen 57. Alay’ın komutanın oğlu, babasının savaşta esir aldığı tabur komutanını yıllar sonra evinde ağırladığını, alayın tamamının şehit düştüğü bilgisini yalanladı.

Çanakkale Kara Muharebeleri’nin başlangıcı kabul edilen Anzak Çıkarması ve sonrasında gerçekleşen muharebelerdeki başarısıyla bilinen, tarihe de “Şehitler Alayı” olarak geçen Çanakkale’deki 57. Alay’ın Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey hakkında yeni bir kitap bilinmeyen gerçekleri ortaya çıkardı. 18 Mart 1915 günü Çanakkale’yi denizden geçemeyen işgal kuvvetleri, 24-25 Nisan 1915’te kara harekâtı için geldikleri Çanakkale’de yine beklemedikleri bir direnişle karşılaşmıştı.

Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerden oluşan Anzak güçlerini Arıburnu’nda durduran 57. Alay ile ilgili pek çok bilgi günümüze ulaşmıştı. Yarbay Hüseyin Avni Bey’in torunu Hüseyin Avni Tanman ve deniz tarihçisi Ahmet Yurttakal’ın yazdığı yeni kitap, yeni gerçekleri bizlere sunuyor. Yarbay Hüseyin Avni Bey’in Çanakkale savunması sırasında Sağ Cenah Komutanı olduğunu belirten Tanman, o günlere ilişkin “Başkumandan Vekili Enver Paşa’nın takdir ettiği büyük dedem 3 alayın komutanlığını yapmış. 57. Piyade Alayı Arıburnu’nda gösterdiği kahramanlıkla tarihe ‘Şehitler Alayı’ olarak geçti.

Mustafa Kemal’in, ‘Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum’ sözleri sonrası askerler 57. Alay canlarını vererek mücadele etmiş, binlercesi şehit olmuştu. 25 Nisan 1915 günü çıkarma haberi alan Yarbay Mustafa Kemal’in emriyle cepheye yetişen 57. Alay, Conkbayırı’na saldıran Anzak askerlerini durdurmuştu. Arıburnu’nda da uzun süre dayanmışlardı. Atatürk, 57 ve 27. Alayların fedakarlıkların harp tarihimize geçmesini istemişti” bilgilerini verdi.

‘HEPSİ ŞEHİT OLMADI’

Seferberlik ilanıyla Yarbay Mustafa Kemal’in 19. Piyade Tümen Komutanı olarak atandığını, Hüseyin Avni Bey’inde 1 Şubat 1915’te Tekirdağ Yarçeşme barakalarında kurulan 57. Alay’ın komutanlığına getirildiği öğrenildi. Ahmet Yurttakal, alayın tümünün şehit olmadığını anlattı: “Alay Sancağı bir törenle 57. Alay’a verilir. Alay, Reşitpaşa, Millet ve Halep vapurlarıyla Tekirdağ’dan Eceabat’a gitmişti. 25 Nisan sabahı Anzak askerlerinin Conkbayırı’nı ele geçirmesini engelleyen alayın mevcudu 500’e kadar düştü ama geri çekilmediler. Sancağın Çanakkale’de esir olduğu iddia edilir. Ama Genelkurmay’ın Melbourne Müzesi’ne sormasıyla sancağın Avustralya’da olmadığı ortaya çıkar. Ayrıca 57. Alay’ın tamamının şehit olduğu da doğru değildir. 57. Alay’da görevli birçok subay Kurtuluş Savaşı’nda görev almıştır.”

HATIRA DÜRBÜN

Büyük dedesi Yarbay Hüseyin Avni Bey’in İkinci Anzak çıkartmasının yaşandığı 13 Ağustos 1915 günü şehit olduğunu belirten Hüseyin Avni Tanman, 108 yıldır ailesinin koruduğu Anzak dürbününün tarihini de şöyle anlattı:

25 Nisan günü esir alınan 4. Anzak Tugayı 16. Tabur Komutan Yardımcısı Ronald Tracy Alexander McDonald’ı Hüseyin Avni Bey sorgulamış ve ifadesini almış. Hüseyin Avni Bey, Yüzbaşı McDonald’ın dürbününü hatıra olarak almış. Yüzbaşı McDonald ise önce İstanbul’a ardından Afyon’daki esir kampına gönderilmiş. 1918’de ateşkesin ardından Avustralya’ya dönmüş. Yüzbaşı McDonald, 30 yıl sonra 1945’de savaştığı toprakları görmek istemiş. Askeri bölge olan Gelibolu Yarımadası için Genelkurmay Başkanlığı’na başvurmuş. O günlerde Hava Harp Akademileri’nde eğitmen olan dedem Hava Yüzbaşı Tekin Arıburun, Mcdonald’a yardım etmiş ve evinde misafir etmiş. 30 yıl sonra kendisini esir alan Türk subayının oğlunun misafiri olan McDonald’ın ve Yarbay Hüseyin Avni Bey’in hatırası olan dürbün artık bana emanet.

İKİ GÜFTESİNİ GÖNDERDİ

Hüseyin Avni Bey’in askerine örnek olmak için en önde savaştığı, bir baba olarak ince ruhlu ve sevgi dolu olduğu öğrenildi. Kitapta ailesine yazdığı mektupların yanında iki güftesi dikkat çekiyor. Beşinci dereceden Mecidî Nişanı (1894), Yunan Harp Madalyası (1898), Gümüş Liyakat Madalyası (1906), Gümüş Muharebe Liyakat Madalyası (1915) gibi madalyaları olan Hüseyin Avni Bey’in üniforması ve Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı’nda sergileniyor.

Gökhan Karakaş, Milliyet, Nisan 2022

Habere ulaşmak için tıklayın.

BÜLTEN