İYİ Kİ – GAZETE OKSİJEN

Doğan Cüceloğlu’nun eşi Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu tarafından hazırlanan İyi ki isimli anı kitabında farklı isimler unutulmaz yazar-psikoterapist ile anılarını anlatıyor

Hukukçu, psikoterapist Doğan Cüceloğlu’nun 16 senelik eşi Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu, İyi ki – Bir Gönül İnsanı Doğan Cüceloğlu ile Anılar (Kronik) ismiyle bir kitap hazırladı. Cüceloğlu’nun hayatına dokunduğu yetmişten fazla isimden baba, hoca, rehber, rota Cüceloğlu’nu dinledi, ortaya kalbe dokunan bir el kitabı, hayata ve inceliklere dair özel bir rehber çıktı. Her ismin hocaya dair söyleyecek çok sözü, paylaşacak pek çok anısı var.

Kitabın fikri nasıl doğdu? 

Doğan’ı kaybetmemizden sanırım 2-3 gün sonra onun gönderdiği bir kargo evimize iade olarak geldi. İçinden imzalı bir Var mısın? kitabı çıktı. Kitap Mahir Kılınç ve ailesine imzalanmıştı. Kitabın Mahir Bey ve ailesi için kıymetini düşünerek Doğan’ın cep telefonunda Mahir Bey’in numarasını arayıp buldum. Doğan’la Diyanet Dergisi için birkaç hafta önce röportaj yapmışlar. “Çok özel bir insandı, keşke onunla ilgili bir anı kitabı çıkarsanız,” diye ilk fikri o verdi. O sırada Doğan’ın oğlu sevgili Timur, vefatından önce Doğan’la başlattıkları proje çerçevesinde yazdığı baba-oğul anıları üzerinde çalışıyordu. Ben de Timur’a destek veriyordum. Başta o acı içinde Mahir Bey’in bu fikri üzerinde pek durmadım. Ama Doğan, vefat ettiği sabah bana bir sonraki kitabın Zorba olsun demişti. Tabii ki bu öneriyi hemen yerine getirdim. Malum Zorba çok sevilen bir dostun ardından anıları silinmesin diye yazılmış bir kitap. Kazancakis “Sevgi ölümü yener” diyordu kitabın sonlarına doğru. Zorba’da bu sözle karşılaşınca adeta benim için parçalar birleşti. Sözden aldığım ilham ve güçle sürece başladım.

Cüceloğlu çok sevilmiş belli ki. Siz insanların bu yoğun sevgisini neye bağlıyorsunuz, sırrı neydi Doğan Bey’in?

Sır değildi, çok aleniydi aslında. Ona bakar bakmaz görebilirdiniz. Öncelikle sevgi ve şefkat doluydu. İnsanları saygısı ve sevgisiyle var eder, besler, içlerindeki altına odaklanır ve onu parlatmak için elinden ne gelirse yapardı. Herkesi mevki, makam, yaş, cinsiyet gözetmeden insan onuru anlamında eşit görür, çocuk merakıyla ve saygıyla dinlerdi. Gözünüze bakar ve halinizden anlardı. Anlaşıldığınızı ve ona sonsuz güvenebileceğinizi hemen hissederdiniz. Tüm bu bilge varoluşa ilaveten bir de yaşam coşkusu dolu, neşeli bir çocuk gibiydi; etrafına neşe ve enerji saçar, kocaman kahkahalar atardı. 

“Kitap şifa oldu”

Peki kitap sizi nasıl etkiledi, şifalı mı yoksa acı verici bir proje miydi İyi ki?

Başta zorlandım tabii, acım çok büyüktü. Ama Doğan’ın el yazısıyla yazıp çalışma masasının üzerine yapıştırdığı temel değerlerin fotoğrafını paylaşmak aklıma geldikten sonra su gibi aktı süreç. Yazarlardan -ki her birine tekrar gönülden teşekkür ederim, sayelerinde bu proje gerçekleşti- Doğan’ın bu değerleri anlatmakla kalmayıp yaşattığına dair anılarını paylaşmalarını rica ettim. Bu süreçte başta editör Tuğçe İnceoğlu olmak üzere Kronik Kitap ekibinin büyük desteği oldu. Anıların farklı insanların yaşanmışlıklarından yazıya dökülmesi ve Doğan’ın sevdalısı olduğum varoluşunu hep birlikte bu şekilde onurlandırıyor olmamız içime çok iyi geldi. Söz uçar, yazı kalsın istedim. Bu anlamda da şifa oldu bana bu kitap.

Kitap çok kıymetli mesajlar taşımakla beraber sindirilmesi güç bir kitap, büyük bir özlemi ve hüznü barındırıyor. Sizce İyi ki kitabını kimler okumalı? 

Öyle ama özlem ve hüzün sevgiye, aşka dair ve her güzel şeyin bir bedeli var… Kitabı “iyi insan” olmak isteyenler okusunlar bence. Geride kalan bu kubbede bir hoş seda ise ve amaç bu hoş sedayı bırakmaksa, nasıl bırakılacağının yollarını öğrenmek isteyenler okusunlar. Ve tabii “Doğan Hoca” bir yana “Doğan” nasıl bir insandı; eş, baba, dost, öğretmen, komşu olarak nasıldı, merak edenler okusunlar. 

Sizin tanık olduğunuz ne gibi hikayeler var? Kitaptan en çok hangi anılar, hangi hatırlatmalar aklınızda? 

Kitapta pek çok anı çok etkileyici, birini söyleyip diğerlerine haksızlık etmek istemem ama konu gençlere saygıdan açılınca dostumuz ve Doğan’ın yıllarca çalışma arkadaşı olan Polat Doğru’nun paylaştığı anı geldi aklıma. Doğan ve Polat üniversitelerde bir dönem ücretli seminerler vermişlerdi. Böyle bir seminere bilet parası ödemeden “kaçak” giren bir üniversite öğrencisi, seminerdeki değerler üzerine konuşmalardan etkilenip çıkışta Polat’ın yanına gelip durumunu açıklamış ve eline bilet parasını tutuşturmuş. Polat durumu arabada bekleyen Doğan’a aktarınca Doğan’ın gözleri dolmuş ve “Bir gencin utanmasına vesile olduk, ben bunu kaldıramam,” diyerek, o an üniversitelerde biletli seminerlere son verme kararı almış.

“O varsa bana bir şey olmaz”dı 

İkinizin hikâyesi nasıl başladı?

Biz Doğan’la bir kitap fuarında ben ona kitap imzalatırken tanıştık. Kız kardeşimle birlikte kendisiyle böyle kısa bir sohbet etme fırsatımız oldu. Sanırım 1994 yılında. Ama ikimizin hikâyesi daha sonra 1997’de ben İstanbul’a taşındıktan sonra başladı.  

Sizi hangi yönleriyle etkileyip kendisine aşık etmişti?

Aşk öyle bir şey ki bileşenlerini mantıkla açıklayıp listelemek çok zor. Yalnız öncelikle belirtmem gerekir ki Doğan beni kendine aşık etmek için bir şey yapmadı, en azından ben öyle biliyorum. Hatta tersine yaş farkımız dolayısıyla tereddütte kaldı. Benim onunla ilgili hissettiğim en baştan itibaren “aşk bir yapboz olsaydı, bu yapbozun tüm parçaları tastamam ve doğru yerde” duygusuydu. Onu gördüğüm an ya da onu düşününce içim coşuyordu. Hâlâ da öyle… 

Birlikte hayatınıza bakınca iyikileriniz ve keşkeleriniz nelerdir? 

İyikilerim birlikte geçirdiğimiz her an. En büyük iyikim; iyi ki onu ilişkimiz için ikna edebilmişim. Birbirimizi hiç kırmadık, birbirimizin ve yaşadıklarımızın değerini bildik. Keşkeler geçmişe değil, bugüne ve geleceğe dair. Keşke daha çok zamanımız olsaydı… Doğan keşkeleri hiç sevmezdi. Onun için yine de bin şükür. Öyle dolu dolu yaşadık ki o 16 yılı, belki de pek çok 56 yıllık evlilikten daha fazla birliktelik içeriyordur. 

Kitaptan elde edeceğiniz gelirle ilgili de bir notunuz var. Bunu da okurlarla paylaşalım. 

Doğan’ın yaşamı Damdan Düşen Psikolog kitabında Canan Dila tarafından kaleme alınmıştı. Onu okuyanlar bilirler; Doğan 11 çocuklu bir ailenin 11. çocuğu olarak maddi zorluklar çekerek okumuş. Onun için okumak isteyen ama imkânı olmayan gençlere yardım etmeyi çok önemserdi. Türk Eğitim Vakfı’nda “Doğan Cüceloğlu Burs Fonu” oluşturdum. Kitabın gelirlerinin de bu fona aktarılmasını sağladım. 

Nazlı Berivan Ak, Gazete Oksijen, Mart 2022

Habere ulaşmak için tıklayın.

BÜLTEN