GİZLİ DÜNYA – ARKA KAPAK

“İstihbarat Neredeyse Hepimizi İlgilendirir Hale Geldi”

Kronik Kitap’ın “Gizli Teşkilatlar” dizisinin dokuzuncu kitabı, Christopher Andrew’ün Gizli Dünya – Dünya İstihbarat Tarihi başlıklı hacimli çalışması kısa süre önce okuyucularla buluştu. İstihbarat çalışmalarının dünyadaki en önemli isimlerinden Andrew, Cambridge Üniversitesinde tarih profesörü olmasının yanı sıra İngiliz istihbarat teşkilatlarından MI5’in de “resmi tarihçisi” unvanına sahip. İncil’den Büyük İskender’e, Roma İmparatorluğu’ndan Fransız Devrimi’ne ve Birinci Dünya Savaşı’ndan 11 Eylül saldırılarına varıncaya dek casusların ve istihbarat örgütlerinin efsanelere konu olmuş tarihinin kronolojik bir sırayla ele alındığı kitap, bugüne kadar dünya istihbarat tarihini küresel ölçekte ele almayı başaran ilk çalışma olmasıyla da dikkat çekiyor. “Gizli Teşkilatlar” dizisinin editörlüğünü yürüten Polat Safi ile hem diziden çıkan son kitap hem de dizinin kendisi hakkında konuştuk.

Kronik Kitap’tan “Gizli Teşkilatlar” adında bir dizi hazırlanması fikri nasıl ortaya çıktı?

“Gizli Teşkilatlar” adıyla bir seri hazırlama fikri birbiriyle ilişkili iki sebepten doğdu diyebilirim. Soğuk Savaş sonrası savaşın değişen doğası; istihbarat, gayrinizami harp (GNH) ve türevi konulara geçmiş yıllara kıyasla çok daha yoğun bir ilgiyi de beraberinde getirdi. Bu jeopolitik değişim ve dönüşümün uluslararası literatürdeki yansımaları milenyumun başından itibaren okunabilir hale geldi. Türkiye tüm kaslarıyla Soğuk Savaş sonrası şartlara adapte olmak için azami gayret gösterse de çeşitli sebeplerden ötürü istihbarat ve GNH daha önce olduğu gibi hizmete özel konu başlıkları olarak kaldı ve ülkemizde akademik bir çalışma alanı haline gelmedi, gelemedi.

Temelde bu sebepten, kamuoyunun erişimine açık çalışmalar nicelik ve nitelik bakımından sınırlı kaldı. Bu da Gizli Teşkilatlar Serisi’ni meydana getirmemizin ikinci sebebi oldu aslında. Alandaki çalışmaların nicelik bakımından kısıtlı olması tek başına bir mesele değil elbette. Ancak akademisyen ve entelektüellerin bu alanda Türkçe yazılmış uzmanlık metinlerinin referansından mahrum olması, her türlü zorluğa rağmen yapılan çalışmaların çoğunun daha başından çarpık olmasına veya kadük kalmasına yol açtı. Durum böyle olunca alanı, önemli bir kısmı kaynağı belli olmayan hikâyelerle dolu yahut yönlendirilmiş, kurgulanmış ve ideolojik şartlanmalarla sakatlanmış çalışmalar istimlak etti. Haliyle bu durum, istihbarat ve GNH çalışmalarının akademik ve entelektüel saygınlığı önünde ciddi bir engel teşkil etti.

“Gizli Teşkilatlar” adlı bir seri meydana getirme fikrinin ortaya çıktığı 2018 yılında, istihbarat ve GNH çalışmalarının panoraması üç aşağı beş yukarı böyleydi. Bu süreçte Kronik Kitap ile bir araya gelerek herkesin ulaşabileceği, akademik niteliği baskın bir kütüphane oluşturmak gibi makul bir hedef belirledik. Kaynağımız hazırdı. Ülkemizde 2010’ların başından beri bu alanlarda çalışmalar yürüten uzmanların sayısında ciddi bir artış vardı. Planlı bir yayın faaliyetinin, bir yandan Türkiye’de uluslararası standartlarda istihbarat ve gayrinizami harp uzmanlığı yürütülmesine ve istihbarat okuryazarlığı standartlarının yükseltilmesine katkı sağlayabileceğini, diğer yandan popüler alandaki çoğu çarpık ve akademik sahayı da etkisi altına alabilen yaklaşımların etkisini kendiliğinden kıracağını düşündük. Ve yola çıktık.

İstihbarat teşkilatları yapıları itibarıyla “gizlilik perdesi”nin arkasında faaliyet yürüten yapılar. Haliyle gizlilik arttıkça efsaneler ve gerçekler aynı oranda birbirine karışıyor. Okuyuculara sağlıklı bilgiler sunabilmek için diziye kitap seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Gizli Teşkilatlar Serisi kapsamına girebilecek Türkçe telif çalışmalar yukarıda saydığım sebeplerden ötürü çok değil. Haliyle onlarca eser arasından bir seçki yapmıyoruz. Espiyonaj, istihbarata karşı koyma, gayrinizami harp, psikolojik harp ve teknik istihbarat gibi dikeylerde ve bu konuları ilgilendiren yatay alanlarda söz konusu kavramları çarşaf terimler olarak kullanmayan, yani çalıştığı alanın ne olduğunu bilen; bu alandaki kaynaklara hakim olan; deskriptif yaklaşımlar yerine mümkün mertebe analitik yaklaşımları tercih eden, gündelik siyasi kaygıların dilinden uzak ve operatif altlık niteliği taşımayan çalışmaların tamamını incelemeye alıyoruz. Çeviri eserlerde, alana giriş yapmak isteyenlerin temel ihtiyaçlarını karşılamak yanında ilgili dikeyde Türkiye’de yapılacak çalışmalara nefes aldıracak, genişlik kazandıracak çalışmaları tercih ediyoruz. Hatırat yayınlarındaysa, serimizde yayımlandığı takdirde hak ettiği değeri bulacağını düşündüğümüz metinler yanında parçası olduğu istihbari operasyon yahut gizli faaliyetin ortaya çıkarılması ve/veya değerlendirilebilmesi için tenkitli neşir haline getirebilecek metinleri dikkate alıyoruz.

İstihbarat teşkilatlarının tarihi dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça popüler bir konu. Bununla birlikte istihbarat teşkilatlarıyla ilgili yeterince ciddi akademik çalışma olmamasını nasıl izah ediyorsunuz?

İstihbarat ve GNH Türkiye’de başından beri milli savunma ve güvenliğin bir parçası olarak ele alındı. Haliyle konu hizmete özel bir başlık olarak devletin söz konusu alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışıldı. Akademisyenlerin alandan uzak durmaları bu durumun doğal bir çıktısı oldu. Arşiv kısıtlamaları konunun çalışılması önünde bir diğer engeli teşkil etti. Konunun haklı olarak milli güvenliğin parçası olarak kabul edilmesi diğer alanlara nazaran arşivlere erişimi çok daha zor ve bazen de imkânsız hale getiriyor. 1990’lardan bu yana kademeli olarak birçok arşiv ilgili alanlardaki evrakını açsa da bunlar dört başı mamur çalışmalar yapmak için yeterli değil. Bu yüzden meraklılar istihbarat ve GNH alanında -özellikle de Türk tecrübesine odaklanan alanlarda- uzmanlık yapmayı pek tercih etmiyorlar. Bu türden engelleri aşabilmek için araştırmacıların yurtdışı arşivleri kullanabilmesi gerekiyor ki bu da ciddi bir emek ve yatırım demek. Bu sene serimizden çıkacak Egemen Bezci’nin Soğuk Savaş sırasında Türk istihbarat faaliyetlerini analiz ettiği çalışması bu tip bir çabanın güzel bir örneği olarak okuyucularımızla buluşacak.

Yine bu diziden çıkan Eşref Kuşçubaşı’nın Alternatif Biyografisi başlıklı çalışmanız gerek ulusal basında gerekse sosyal medyada oldukça tartışıldı. Eşref Kuşçubaşı’nın hayatının ve faaliyetlerinin Türk istihbarat tarihinde herkesten daha fazla merak edilmesini ve hâlâ güncel tartışmalara hatta kamplaşmalara konu olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kitabın bu kadar tartışma yaratacağını düşünmemiştim işin doğrusu. Metni pandemi sırasında yayımladığımız için ciddi bir tanıtım faaliyeti yürütmemiştik. Yine de Eşref’i bir insan olarak tanımak ve anlamak yanında bir kişilik örgütlenmesinin tarihyazımını ve tarihin algılanışını nasıl şekillendirebileceğini ortaya koyma çabası ciddi ses getirdi. Eşref’in gerçekliği nasıl filtrelediğini göstermek, gerçekte olduğu kişiyle yarattığı persona arasındaki uçurumu ortaya koymak için analiz ettiğim yalan, çarpıtma ve karartmaları da yerini buldu diyebilirim. Akademik çevrelerin neredeyse tamamı metni ciddi şekilde sahiplendi. Kitap hakkındaki yazılıp çizilenlerin çoğu kalibresi yüksek değerlendirmelerdi. Diğer yandan, bir kesim için konu hain-kahraman dikotomisi dışına çıkamadı.

Bunu da anlıyorum. Türkiye’de siyasal konjonktür, toplumsal hafıza ve tarih arasında sıkı bir ilişki hep var olagelmiştir. Güncel, geçmişe referanstan hep güç almıştır. Bu yüzden de bizde yakın tarih karakterleri hiç ölmemiş gibi ateşli siyasal tartışmaların parçası olurlar. Tarihi karakterleri siyasi görüşlerimizi meşrulaştırmak, muhaliflerimizi boğmak için kullandığımız araçlara dönüştürürüz çabucak. Bu sebeple de aslında tarihi figürler hakkında gerçek anlamda konuşmayız, onları gerçekten tanımaya çalışmayız, ezberimizi bozmayız.

Gelelim Christopher Andrew’ün Gizli Dünya: Dünya İstihbarat Tarihi başlıklı abidevi eserine. Eser seçimlerinde oldukça titiz hareket eden bir editörsünüz. Bu çalışmayı seçmenizdeki sebepleri öğrenebilir miyiz?

Soğuk Savaşı sonrası istihbarat ciddi bir dönüşüme uğradı. Tehdit ve riskler alabildiğine çeşitlendi. Savaş ve barış dönemleri arasındaki fark buharlaştı. Artık öyle bir dönem içindeyiz ki Soğuk Savaş ve öncesinden farklı olarak istihbarat neredeyse hepimizi ilgilendirir hale geldi. Birçok kurum ve kişi hem istihbarat müşterisi hem de ister istemez üreticisi durumuna geldi. Bu noktaya nasıl geldiğimizi anlamak önemli. Diğer yandan, istihbaratı diğer birçok alanda olduğu gibi Batı merkezli lenslerle okuduğumuz açık. Hâlbuki hemen her medeniyetin kendine ait, belli bir döneme kadar birbirinden yer yer bağımsız gelişen istihbarat kültürleri, organizasyonları ve yöntemleri var. Bunu öğrenmek yanında istihbaratın giderek artan bir biçimde siyasi, diplomatik, sosyal, ekonomik, teknik vb. alanlarda oynadığı rolün gözden kaçırılmaması, bu alanlardaki anlatı ve analizlerin entegre bir parçası yapılması da mühim.

Bu yöndeki merakımızı uzak geçmişe ve adım adım günümüze referansla giderecek bir anlatının arayışı içindeydik uzun zamandır. Francis Dvornik’in istihbarat servislerinin, daha doğrusu kültürlerinin kökenlerine dair çalışması haricinde piyasada dişe dokunur bir metin yoktu. Dvornik’in anlatısı kronolojik olarak erken bir tarihte bitmekle birlikte 70’lerde yazılmış olmasından dolayı güncel de değildi. Nihayet birkaç sene önce istihbarat araştırmalarının önde gelen ismi, İngiliz iç istihbarat servisi MI5’in resmi tarihçisi de olan Christopher Andrew bence magnum opus’u sayılabilecek kitabını yayımladı. Antik Mısır’dan 2000’lere kadar istihbaratın panoramasını hem deskriptif hem de analitik düzeyde değerlendiren çok önemli bir yayın, uzun yıllara yayılan bir çabanın ürünü. Askeri tarihçi sevgili Mehmet Fatih Baş da eseri büyük bir titizlikle Türkçeye çevirdi. Çalışmanın tarihin kayıp boyutuyla ilgili gerçek referanslara sahip olduğunu ve tarihsel unutkanlığımıza uzun yıllar ilaç gibi geleceğini söyleyebilirim. Ülkemizde istihbarat tarihine giderek artan yoğun ilgiye cevap verebilecek bu başucu eserinin aynı zamanda akademik ve entelektüel üretimi de teşvik edeceğini düşünüyorum.

Son olarak, istihbarat konusunda okuyucularımıza önereceğiniz beş kitap hangileri olur?

Christopher Andrew, Gizli Dünya – Dünya İstihbarat Tarihi, Kronik Kitap, 2022

Gürsel Dönmez, Kozmik Mesele – Devlet ve İstihbarat Metodolojisine Giriş, Ötüken Neşriyat, 2020

Merve Seren, Stratejik İstihbarat ve Ulusal Güvenlik, Orion Kitabevi, 2021

Gültekin Yıldız, Osmanlı Devleti’nde Askeri İstihbarat (1864-1914), Yeditepe Yayınevi, 2021

Kolektif, İstihbarat ve Güvenlik Üzerine Çalışmalar, Nobel Akademik Yayıncılık, 2021

Kadir Yılmaz, Arka Kapak, Mayıs 2022

Habere ulaşmak için tıklayın.

BÜLTEN